Süâl: el-Fıkhü’l-İslâmî’ye göre dâru’l-harbin mevcûdiyyeti dâru’l-islâmın mevcûdiyyetine bağlı olup hâl-i hâzırda, “Dâru’l-islâmın mevcûd olmaması” esbâb-ı mûcibesiyle hîçbir ülke hakkında “Dâru’l-harbdir” şeklinde bir hükmün verilmemesi îcâb etmez mi?
Cevâb: Hayır… Hâl-i hâzırda, “Dâru’l-islâmın mevcûd olmaması” esbâb-ı mûcibesiyle hîçbir ülke hakkında “Dâru’l-harbdir” şeklinde bir hükmün verilmemesi îcâb etmez, bi’l-akis “Tamâmı dâru’l-harbdir” şeklinde bir hüküm verilmesi, lâzımedir!
Zîrâ, dâru’l-harbin mevcûdiyyeti aslâ ve kat’â dâru’l-islâmın mevcûdiyyetine bağlı değildir ki Mekke, icmâ’ ile sâbit olduğu üzere “Şerîat-ı Muhammediyye ile idâre edilmeme” esbâb-ı mûcibesiyle dâru’l-islâmın mevcûd olmadığı bir keyfiyyetde dâru’l-harb idi.
Selâmun aleyküm muhterem hocam, “Tamâmı dâru’l-harbdir” ve “Oysa hâl-i hâzırda dâru’l-İslâm yokdur.” diyorsunuz , Suudi Arabistan ve İran neden darül İslâm olmuyor? Biraz izah edebilir misiniz ? Teşekkür ederim, Allahü Teâlâ razı olsun efendim.
Ehl-i sünnet ve’l-cemâat rahat değildir. Hususen Daru’l-İslâmın esasını teşkil eden hadd-i sirkat ve kısas tatbiki yoktur.