Süâl: Ömer Nasūhî Bilmen, “Hukūk-ı İslâmiyye ve Istılâhât-ı Fıkhiyye Kâmûsu” adlı kitâbında dâru’l-emânı:
“İslâm ordusu tarafından fetih olunup, içinde ehl-i zimmet ikamet etdirilen beldedir ki, bu, İslâm hükûmetinin himâyesi ve hâkimiyyeti altında bulunacağından dâru’l-İslâma mülhakdır” şeklinde;
Harbîyi ise:
“Müslimler ile aralarında müsâleha ve müvâdea olmayan gayr-i müslimlerin hâkimiyyeti altında bulunan ülkenin gayr-i müslim ehâlîsinden her biri.”
Şeklinde târîf etmekdedir.Acebâ işbu târîfler sahîh midirler?
Cevâb: Ömer Nasūhî Bilmen’in fıkhî 2 ıstılâha dâir etdiği;
“Dâru’l-emân: “İslâm ordusu tarafından fetih olunup, içinde ehl-i zimmet ikamet etdirilen beldedir ki, bu, İslâm hükûmetinin himâyesi ve hâkimiyyeti altında bulunacağından dâru’l-İslâma mülhakdır.”
“Harbî: Müslimler ile aralarında müsâleha ve müvâdea olmayan gayr-i müslimlerin hâkimiyyeti altında bulunan ülkenin gayr-i müslim ehâlîsinden her biri.”
Şekillerindeki târîfler aslâ ve kat’â sahîh değildirler!
Zîrâ, dâru’l-emân:
Dâru’l-müvâdea ile müterâdif bir fıkhî ıstılâh olup, şerîat-ı Muhammediyye ile idâre edilmemesi esbâb-ı mûcibesiyle cân-mâl emniyyeti bulunmayan bir dâru’l-harb olduğu hâlde kendi ile dâru’l-İslâmın zarūrete binâ’en fânî bir sulh muâhedesi yapmasının netîcesinde halkının, sâde dâru’l-İslâmın tearruzundan emniyyetde olduğu ülke;
Harbî:
Dâru’l-harb tâbi’i olan ister gayr-i müslim ister müslim kimse, demekdirler.